21 Nisan 2024 Pazar

Bangladeş Bağımsızlık Gününü Kutladı-Yılmaz Parlar

  Bangladeş Bağımsızlık Gününü Kutladı

Vizyoner Lideri Sheikh Hasina Sayesinde İlerlemeye ve Ekonomik  Büyümeye Devam Eden, Güney Asya Ekonomik Mucizesi, Dünyanın Harikası Bangladeş’in İstanbul Başkonsolosluğu, Bağımsızlık günlerinin 54. ncüsünü 19 Nisan 2024 Cuma günü Shangri-La Bosphorus Hotelde kutladı.


 
Bangladeş İstanbul Başkonsolosu Mohammed Nore-Alam’ın ev sahipliğinde verilen resepsiyona, İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek, Yabancı ülke Konsolosları, temsilcileri, Diplomatlar, iş dünyası inasanları, akademisyenler başda olmak üzere basın mensupları ve elit davetliler katıldı. 



İki Ülke Milli marşların söylemiyle başlayan resepsiyonda Bangladeş İstanbul Başkonsolosu Mohammed Nore-Alam ve İstanbul  Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek açılış konuşmaları Yaptı.

"Bangladeş İstanbul Başkonsolosu Mohammed Nore-Alam “Bangabandhu’nun dış politika ilkesi olarak herkestle dostluk, hiç kimseyle düşmanlık, Türk büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün vecizesi: “Yurtta sulh, cihanda sulh”  ilkesiyle paralellik göstermektedir.

……….

Bangabandhu Şeyh Mucibur Rahman, büyük Türk önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün cesaretinden ve şövalyeliğinden büyük ölçüde ilham almıştı.  Milli şairimiz Kazi Nazrul İslam, 1921 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün yiğitliğini ve kahramanlığını öven Kemal Paşa adlı bir şiir yazmıştır”



 İstanbul  Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek “Türkiye ve Bangladeş ilişkileri, yüzyılı aşan ortak tarihi, kültürel ve dini bağlar tarafından şekillendirilmektedir. Ticaret ve ekonomi gibi alanlarındaki işbirliğimizi özellikle güçlendirmemiz gerekmektedir. Çünkü ikili ticaret hamcımız bunu göstermektedir.”

Bangladeş İstanbul Başkonsolosu Mohammed Nore-Alam Özetle “Bu kutlu günde, Bangladeş'in kurucusu ve ulusal kahramanı Bangabandhu Şeyh Mucibur Rahman'ı derin bir saygıyla anıyorum. Onun liderliğinde, Bangladeş 1971'deki bağımsızlık savaşıyla küresel sahnede bağımsız bir devlet olarak ortaya çıktı.



Aynı zamanda, bağımsızlık mücadelemizde hayatlarını kaybeden 3 milyon şehidimize ve özgürlük savaşçılarına da en derin saygılarımı sunuyorum.

Bangladeş, yoksulluktan ve ayrımcılıktan uzak, laik ve müreffeh bir ülkeyi simgeler. Başbakan Sheikh Hasina'nın liderliği altında, Bangladeş dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri haline gelmiştir.

Bangladeş, teknoloji ve bilgiye dayalı gelişmiş bir ülke olma hedefiyle ilerliyor ve aynı zamanda 2100 yılına kadar refah ve iklime dirençli bir delta oluşturma amacını taşıyor.

Dış politika ilkesi olarak, Bangladeş herkesle dostluk ve barış içinde yaşamayı, diğer devletlerin içişlerine karışmamayı ve küresel barış ve güvenliği desteklemeyi benimsemiştir.



Bangladeş, Myanmar'dan zorla yerlerinden edilen Rohingya mültecilerine ev sahipliği yapmaktadır ve onların güvenli şekilde geri dönmeleri için uluslararası toplumdan destek beklemektedir.

Bangladeş ve Türkiye arasında mükemmel ikili ilişkiler bulunmaktadır, bu ilişkiler tarihi bağlar, ortak inançlar ve kültürel yakınlık üzerine kuruludur.

Bangladeş, barış, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığıyla küresel arenada önemli bir rol oynamaya devam etmektedir.” Şeklinde ifadelerini sundu.

İstanbul  Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek ise özet olarak Türkiye ve Bangladeş arasındaki ilişkiler, yüzyıllardır süregelen ortak tarihi, kültürel ve dini bağlarla şekillenmiştir. İki ülke, en sıkıntılı zamanlarında bile birbirlerine destek olmuş ve kardeşlik ve dostluk duyguları ilişkilerinin temelini oluşturmuştur.



Bangladeş'in ekonomik ilerlemesi, ülkenin en az gelişmiş ülkeler grubundan ayrılmasını haklı kılmaktadır. Türkiye olarak, Bangladeş'in canlı ekonomisi ve genç nüfusuyla daha da gelişmesini desteklemekteyiz.

Bangladeş, Asya Birleşimi'nin önemli bir ortağı olarak yeniden dikkat çekmektedir. Bu nedenle, ticaret ve ekonomi gibi alanlardaki işbirliğimizi güçlendirmemiz gerekmektedir. Bangladeş'in milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapması, özellikle 1 milyondan fazla Rohingya Müslümanına kapılarını açması takdire şayandır.”dedi

Bangladeş gerçektende ; Mayıs 1981'de Sheikh Hasina'nın Bangladeş'in siyasi manzarasında ortaya çıkışı, basit bir ifadeyle, Bengal ulusunun itibarını yeniden kazanması için bir kampanyaydı. Ardından, Ağustos-Kasım 1975'teki kargaşa ve cinayetlerle kaybedilen değerleri yeniden canlandırmak için yürüttüğü, gösterdiği çabalar, bugün tarihin bir parçasıdır.



Sheikh Hasina'nın siyasetteki ilk adımları, partinin başına geçtikten sonra parçalanmış bir Awami Birliği'ni yeniden birleştirme ihtiyacıyla bağlantılıydı. Gerçekten de, partinin geleceğini yalnızca Bangabandhu'nun kızının yeniden şekillendirebileceğine ikna olan ve o zamana kadar üç fraksiyon halinde faaliyet gösteren partinin liderliğini kabul etmesi için onu davet etmeyi görev edinen parti büyüklerinin bilgeliğinin bir kanıtı olmaya devam ediyor.

Göreve başladığından beri Sheikh Hasina, komünal olmayan, açlık ve yoksulluğun olmadığı ülkeyi inşa etmek için durmaksızın çalışıyor. Hayalperest, filozof ve vizyon sahibi bir lider. 

Bangladeş, ekonomisi Sheikh Hasina, döneminde dört kat büyüdüğü için şu anda dünya ekonomisinde 41. sırada yer alıyor.

Hindistan ile Bangladeş arasında 41 yıllık Kara Sınır Anlaşması çözüldü. Ülkenin kişi başına düşen geliri 27 kat arttı. Fakir bir ülkeden fırsatlar diyarına çevirme fırsatı veriyor, çok doğru bir şekilde 'yaşam ve geçim arasında bir denge kurmak' olarak tanımladığı şeyi yapıyor. Bangladeş, dinamik liderliğinde elde edilen sürdürülebilir GSYİH büyümesi ve sosyo-ekonomik parametreler açısından bir "kalkınma mucizesi". Sözde 'dipsiz kuyudan canlı bir ekonomi, bir fırsatlar ülkesi haline geldi.

Çin ve Hindistan gibi iki büyük ekonomi arasında kalan 165 milyon çalışkan insanıyla Bangladeş, yatırım için kazançlı bir yer. Asya'daki en yüksek GSYİH büyüme oranını yakaladı.



İnovasyon ve girişimcilik için küresel bir kuluçka merkezi olmak yolundalar. Bu devasa kalkınma görevini, daha büyük bir yabancı yatırım ve havale girişi ile birlikte dış ticarette daha fazla derinlikle hızlandırmayı amaçlıyorlar. “Ekonomik diplomasi”yi uygulamaya koydular. Bu paket kapsamında birkaç yıl içinde -Öncelikle- Birinci olarak, adil bir pazar erişimi elde etmeyi;

İkinci olarak, ihracatın genişletilmesi,  Üçüncüsü, önemli miktarda içe dönük Doğrudan Yabancı Yatırım girişi,  Dördüncüsü, kritik teknolojilerin transferi ve Beşincisi, hem yurtiçinde hem de yurtdışında profesyoneller ve çalışanlar için daha büyük ve daha iyi istihdam fırsatları.

Ayrıca kaliteli hizmet sunmak için küresel bir üretim merkezi olmak istemi içindeler. İş liderlerine yenilikçi fikirler ve stratejiler üretmeye teşvik ediyorlar.

Resepsiyonda Bangladeş sanat ve kültür odaklı objeler sergilendi. Geleneksel halk oyunları gösterimi sunuldu. Bangladeş tat lezzetlerinden oluşan yemekler davetlilere sunuldu.

yilmazparlar@yahoo.com

27 Mart 2024 Çarşamba

Ukrayna -Rus Savaşı Ve Rum Patrikhanesi İlişkileri-Yılmaz Parlar

  

Ukrayna -Rus Savaşı Ve Rum Patrikhanesi İlişkileri

Başkanlığını Y.Müh.Mim. Zehra Bilge Eray’ın yaptığı Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Kiev' de yaşayan Doğu Avrupa Uzmanı gazeteci yazar Deniz Berktay’ın konferansına ev sahipliği yaptı.



 26 mart 2024 Salı günü gerçekleşen hiperaktif söyleşiye Diplomatlar, Akademisyenler, Kıbrıs gazileri, üyeler katıldılar.

 Zehra Bilge Eray’ın açılış konuşmasında Patrikhane konusunun bizler için neden önemli olduğunu, bu konunun Ukrayna savaşı ile alakasını Deniz Berktay’ın anlatacağını belirtdi.

 Deniz Berktay Ukrayna -Rus Savaşı Ve Rum Patrikhanesi İlişkileri konusuna girmeden önce geniş bir Hıristiyanlık ufuk turu attırdı.



 Deniz Berktay’ın konuşmaların özetinde;

Ukrayna-Rusya savaşı ve Rum Patrikhanesi ilişkileri hakkında son zamanlarda gelişmeler yaşandı. Ukrayna, Rusya ile olan gerilimin artmasıyla birlikte, Rum Patrikhanesi ile ilişkilerini güçlendirmeye yönelik adımlar atıyor.

Ukrayna-Rusya savaşı, 2014 yılında Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesi ile başlamıştı. Ardından Rusya, Doğu Ukrayna'da ayrılıkçı grupları desteklemeye başladı. Bu durum, Ukrayna ile Rusya arasındaki ilişkilerin gerilmesine ve savaşın çıkmasına neden oldu.

 Bu süreçte Rum Patrikhanesi de adımlar atmaya başladı. Rum Ortodoks Kilisesi'nin en önemli lideri olan , Fener Rum Patrikhanesi patriği Dimitri Bartholomeos Ukrayna'nın bağımsız bir Ortodoks Kilisesi kurma taleplerine destek verdi. Rus Ortodoks Kilisesi, Ukrayna'nın bağımsız bir kiliseye sahip olmasına karşı çıktı ve bu durum Rusya-Ukrayna ilişkilerinde gerilimin artmasına neden oldu.

Ancak geçtiğimiz yıl, Rum Patrikhanesi tarafından Ukrayna'da bağımsız bir kilisenin kurulmasına ilişkin karar alındı. Bu karar, Ukrayna'nın bağımsızlık mücadelesine destek oldu ve ayrıca Ukrayna-Rusya ilişkilerinde de önemli bir dönüm noktası oldu.

 Son olarak, Ukrayna-Rusya savaşı devam ederken, Rum Patrikhanesi'nin Ukrayna'ya olan desteği artmış durumda. , Fener Rum Patrikhanesi patriği Dimitri Bartholomeos Ukrayna halkının yanında olduğunu defalarca ifade etti ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü desteklediğini belirtti.



Patrikhanesi'nin bu iki ülke için ne anlama geldiğine ve nasıl bir etkisi olduğuna odaklandığımızda;

Öncelikle, Rusya açısından Fener Patrikhanesi'nin önemi oldukça büyüktür. Rus Ortodoks Kilisesi, Ortodoksluğun en büyük pazarlarının biri olarak kabul edilen Rusya'da büyük bir etkiye sahip olan bir kurumdur. Fener Patriği'nin Rus Ortodoks Kilisesi lideri olarak tanınması, Rusya'da dini ve siyasi etkileri dolayısıyla büyük bir dış politika aracı haline gelmiştir. Özellikle, Rusya'nın Ukrayna'daki etkisi ve Ortodoks Kilisesi'nin bölünmesi gibi konularda, Fener Patrikhanesi'nin yaptığı açıklamalar ve aldığı kararlar büyük tartışmalara yol açmıştır.

 Ukrayna açısından da Fener Patrikhanesi'nin önemi göz ardı edilemez. Ukrayna, tarihsel olarak Rus Ortodoksluğu'nun önemli bir merkezi olarak kabul edilmektedir. Ancak, son yıllarda yaşanan siyasi ve dini gelişmeler, Fener Patrikhanesi'nin Ukrayna'da daha da büyük bir önem kazanmasına neden olmuştur.

 Ukrayna, Rusya ile olan ilişkilerinde giderek daha fazla bağımsızlık arayışında olduğundan, Fener Patrikhanesi'nin bu süreçte oynadığı rol büyük bir anlam taşımaktadır. Ukrayna'daki Ortodoks Kilisesi'nin bağımsızlığını ilan etmesi ve Fener Patrikhanesi'nin bunu tanıması, Ukrayna'da büyük bir dini ve siyasi dönüşümün başlangıcı olarak kabul edilmektedir.

 Fener Patrikhanesi'nin Rusya ve Ukrayna açısından büyük bir önemi vardır. Rusya'da Rus Ortodoks Kilisesi'yle olan ilişkisi ve dini-siyasi etkileri, Fener Patrikhanesi'ni Rusya'da önemli bir dış politika aracı haline getirmektedir. Ukrayna'da ise Fener Patrikhanesi'nin Ukrayna Ortodoks Kilisesi bağımsızlık sürecindeki rolü ve tanıması, ülkenin dini ve siyasi dönüşümünde etkin bir rol oynamaktadır.



ABD’nin Türkiye Fener Rum Patrikhanesi Ekümenik statüsünü tanımalı baskısına göz atalım

 Ekümenik ne demek ;

Ekümenik, Fransızca kökenli bir kelime olup "evrensel birleşme" anlamına gelir. Ekümeniklik ise bu evrensel birleşmeyi ifade eder. Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenik olup olmadığı tartışmalıdır. Türkiye'deki hükümet yetkilileri ve dini kurumlar, Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenik olmadığını ve sadece dini bir kurum olarak kabul edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Lozan Antlaşması ve yargı kararları da bu görüşü desteklemektedir. Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenik olup olmadığına ilişkin tartışmalar devam etmektedir.

Ekümeniklik tartışması ise Türkiye'de ilk kez 1517 yılında Yavuz Selim'in Mısır'ı fethettiğinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde İskenderiye ve Antakya patrikhaneleri İstanbul'daki Rum Patrikhanesi'ne bağlanmış ve patriği de "ekümenik" (cihan patriği) ilan etmiştir. Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenik olup olmadığı ise tartışmalı bir konudur. Fener Patrikhanesi Ortodoks dünyasında birinci olarak kabul edilse de diğer kiliseler tarafından gerçek liderlik kabul edilmemektedir.

 Bu konuda ABD'nin politikaları ve baskıları da rol oynamaktadır. Türkiye ise Fener Patrikhanesi'ni Türkiye’daki Rum Ortodoks cemaatinin dini kurumu olarak kabul etmektedir ve ekümenik yetkilere sahip olmasını istememektedir.

 Bu durum Fener Patrikhanesi'nin özellikle Moskova Patrikhanesi ile çatışmasına sebep olmuştur. Ekümenik olarak tanınması durumunda Fener Patriği ve diğer rahiplerin Türk yurttaşı olma şartının kalkması, Türkiye'nin denetleyemeyeceği bir devlet içinde devletin oluşmasına neden olabilir.



Patrikhanesi'ni Ekümenlik Statüsüne Kabul Etme: Avantajlar ve Dezavantajlar Göreceli görüşlere Bakalım;

 Türkiye'nin Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenlik statüsünü tanıma konusundaki süregelen tartışmaları, hem iç politika hem de uluslararası ilişkiler açısından önemli bir konu olarak öne çıkıyor. Bu tartışma, Patrikhanenin dünya genelindeki Ortodoks Hristiyanlarının liderliği üzerindeki etkisini ve Türkiye'nin dini azınlıklarla ilişkilerini şekillendiriyor. 

Avantajları Savunanlar;

Uluslararası İtibarın Artması: Ekümenlik statüsünün kabul edilmesi, Türkiye'nin dini özgürlükler ve azınlık hakları konusundaki taahhütlerini güçlendirebilir. Bu durum, Türkiye'nin uluslararası alanda itibarını artırabilir ve ülkeyi demokratikleşme ve insan hakları alanında daha olumlu bir şekilde konumlandırabilir.

Dinler Arası Diyalogun Teşviki: Ekümenlik statüsünün kabul edilmesi, Türkiye'nin dinler arası diyalog ve hoşgörüyü teşvik etme çabalarını destekleyebilir. Bu durum, ülkenin farklı dini topluluklar arasında barış ve işbirliğini teşvik etmesine yardımcı olabilir.

Tarihî Mirasın Korunması: Fener Rum Patrikhanesi, İstanbul'un tarihî ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Ekümenlik statüsünün kabul edilmesi, Patrikhanenin tarihî ve kültürel önemini vurgulayabilir ve bu mirasın korunmasına yönelik çabaları güçlendirebilir.

Dezavantajları savunanlar

İç Politikadaki Tartışmalar: Türkiye'de Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenlik statüsüne ilişkin tartışmalar, iç politikada gerilimlere neden olabilir. Bu durum, milliyetçi ve dini muhafazakâr kesimler arasında gerginliklere yol açabilir ve toplumsal kutuplaşmayı artırabilir.

Dini Azınlıklara Yönelik Baskılar: Ekümenlik statüsünün kabul edilmesi, dini azınlıklara yönelik baskıları azaltmaya yönelik olumlu adımlar atmış olsa da, pratikte bu durumun uygulanması zor olabilir. Bazı çevrelerde, bu statünün kabul edilmesi dini azınlıklara yönelik ayrımcılığı artırabilir.

Uluslararası İlişkilerdeki Dinamikler: Türkiye'nin Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenlik statüsünü kabul etme kararı, uluslararası ilişkilerde karmaşık dinamiklere yol açabilir. Bazı ülkeler bu adımı olumlu karşılarken, diğerleri bu durumu eleştirebilir veya istismar edebilir.

Türkiye'nin Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenlik statüsünü kabul etme konusundaki tartışmalar, iç politika ve uluslararası ilişkiler açısından önemli bir konuyu gündeme getiriyor. Bu adımın avantajları, ülkenin uluslararası itibarını artırması ve dini azınlıklara yönelik taahhütlerini güçlendirmesiyle ilgili olabilir. Ancak, bu adımın dezavantajları da iç politikadaki gerilimleri artırabilir ve dini azınlıklara yönelik baskıları azaltmada pratik zorluklarla karşılaşılabilir.

Fatih Kaymakamlığı, Fener Rum Patrikhanesi patriği Dimitri Bartholomeos ve patrikhanenin zaman zaman "ekümenik" kavramınına noktayı koydu.

Fatih Kaymakamlığı, Fener Rum Patrikhanesi patriği Dimitri Bartholomeos ve patrikhanenin zaman zaman "ekümenik" kavramını kullanmasının ardından açıklama yapma ihtiyacı duyduğunu belirtti.

Açıklamada;

Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan Türk ve Rum ahalinin mübadelesine dair mukavelede patrikhanenin durumu ve statüsü ile ilgili bir hüküm bulunmadığı ifade edildi. Lozan Antlaşması'nda da patrikhane ile ilgili bir hükme yer verilmediği belirtilerek, patrikhanenin sadece dini yetkileri olduğu ve siyasi faaliyetinin bulunmadığı vurgulandı.

 Ayrıca, patrikhanenin ekümenik olduğu iddiasının hukuki bir dayanağı olmadığı ifade edildi. Lozan Anlaşması ve yargı kararlarına dayanarak Fener Rum Patrikhanesi'nin dini bir kuruluş olduğu ve ekümenik sıfatının bulunmadığı vurgulandı.

 yilmazparlar@yahoo.com

31 Ocak 2024 Çarşamba

75. Hindistan Bağımsızlık Günü -Yılmaz Parlar

   75. Hindistan Bağımsızlık Günü 

İstanbul Hindistan Başkonsolosluk Cumhuriyet Bayramı'nın 75. yılını Görkemli kutlaması “Jai Hind”



Hindistan Cumhuriyet Bayramın 75. yılını kutlama kapsamında İstanbul Konsolosluğunca düzenlenen resepsiyonda ATA’mız anıldı. “Mahatma Gandi, Rabindranath Tagore, ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk birbirlerinden ilham almışlar ve hala milyonlarca vatandaşlarımıza ilham olmaya devam etmekteler.”



26 Ocak Hindistan Bağımsızlık Günü Kapsamında, İstanbul Hindistan Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen ve coşkulu bir atmosferde kutlanan Hindistan Bağımsızlık Günü Resepsiyonda, Atamız Yine anıldı yine onur Misafir oldu. 



1938'de Ataturk'a övgüde, Rabindranath “Kemal, Yeniden Dirilen Asya İçin Bize Örnek Oldu.” demiştir

Hindistan İstanbul Başkonsolosu Mijito Vinito ve eşi Shin Jung Lee davetlileri karşılamasıyla başlayan, İstanbul Başkonsolosluğu tarafından Hilton Boshorus Hotelde düzenlenen, renkli coşkuyla kutlanan Hindistan'ın zengin tarihini ve kültürünü biraz daha yakından tanıma fırsatı veren Hindistan'ın bağımsızlık günü resepsiyonda Türk ve Hint toplumları, bir araya geldi.



Hindistan ve Türkiye arasındaki dostluğu ve işbirliğini güçlendirmenin yanı sıra, iki ülkenin kültürel bağlarını da pekiştirmeyi amaçlayan etkinliğe Başta İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek, 

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, İstanbul Ticaret Odası İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Özer, Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı ve Montenegro (Karadağ)  Balıkesir Fahri Konsolosu  Dr. Akkan Suver, TÜRSAB Temsilcisi Berna Akar olmak üzere yabancı Konsoloslar, Temsilcileri, Diplomatlar, Yerel Yetkililer İş- Siyaset Dünyası önde gelen isimleri Akademisyenler ve İstanbul'da yaşayan Hindistanlı vatandaşlar katıldılar.



26 Ocak Hindistan Bağımsızlık Günü kapsamındaki resepsiyon İki ülkenin Milli marşları "Jana Gana Mana" ve “İstiklal Marşı “nın söylenmesiyle başladı. Ardından Başkonsolos, Mijito Vinito bağımsızlık mücadelesinin anlamını vurgulayan bir konuşma yaparak, Hindistan'ın geçmişten günümüze olan evrimini ve bağımsızlık kazanma sürecini anlattı.



Genel olarak; Hindistan'ın Bağımsızlığından önce, 1930'dan itibaren her sene bu bayram “Purna Swarajya” günü ya da "Tam Bağımsızlık Günü" olarak kutlanıyordu ve buna uygun şekilde, ülke özgürlüğünü elde ettiğinde bugün anayasanın kabul olduğu gün olarak belirlendi. Hindistan'ın bağımsızlık süreci 19. yüzyılda başladı ve İngiliz sömürge yönetimine karşı birçok ayaklanma ve protesto gerçekleştirildi. 15 Ağustos 1947'de Hindistan, Britanya İmparatorluğu'ndan resmi olarak ayrıldı ve bağımsız bir ulus olarak kuruldu. Bu tarih, Hindistan'ın modern tarihindeki dönüm noktası olarak kabul edilmektedir.



Başkonsolos, Mijito Vinito Özetle; “26 Ocak 1950 senesinde Hindistan Anayasa kabul edildi. Böylece Hindistan dominyonlukdan, Hindistan Cumhuriyetine dönüştü, Nobel ödüllü Rabindranath Tagore tarafından yazılan, 24 Ocakda Milli marş "Jana Gana Mana” oluştu. Hindistan Kurucu Meclisi tarafından kabul edildi. Ataturk, Tagore'a Türk edebiyatı ve kültürü hakkında 41 kitap göndermişdir. 1938'de Ataturk'a övgüde, Rabindranath Tagore, “Kemal Yeniden dirilen Asya için bize örnek oldu”demiştir.



Cumhuriyetlerimiz kurulurken, iki ülkenin sömürge sonrası mücadeleleri, Mahatma Gandhi ve Tagore gibi kişiliklerin bir nesil Türk halkına ilham vermesine izin veren bir bağlantı faktörüydü. Ve Türk gazetelerinin ve belgelerin kapsamında çok sayıda kanıt var. Büyük Türk halkıyla ilişkilerimiz tarih, kültür, dil ve toplumda derin köklere sahiptir. Karşılıklı saygı ve destek bu ilişkide tutarlı bir özellik olmuştur ve Türk arkadaşlarıma anlatmak istediğim gibi, bildiğimizden daha benzeriz. Korkunç deprem geçen yıl Şubat ayında aniden Türkiye'yi vurduğunda, Hindistan Türk halkıyla dayanışma konusunda “Dostluk Operasyonu” adlı insani yardım girişimi harekete geçti. Hindistan, arama kurtarma ekipleri, mobil alan, hastane ekipmanı ve yardım malzemesi gönderen ilk müdahale ekiplerinden biriydi. Benzer şekilde, Hindistan'daki Covid-19 Pandemi'nin zirvesi sırasında Türkiye, Hindistan'a önemli tıbbi malzeme gönderdi ve bu güçlü dostluk mükemmellikleri bağlarına değer veriyoruz” dedi



Başkonsolosluk, Bağımsızlık Gününü sadece bir kutlama değil, aynı zamanda Hindistan ile Türkiye arasındaki dostluğu pekiştirmek adına bir fırsat olarak değerlendirdi. Hindistan ve Türkiye arasındaki kültürel, ekonomik ve siyasi ilişkilerin güçlendirilmesi amacıyla yapılan çalışmalara vurgu yapılırken, gelecekteki işbirliği potansiyeline dikkat çekildi.

Başkonsolos, Mijito Vinito Ticaret ve ekonomik ilişkileri değerlendirdiğinde, ekonomi iş hacmi olarak, Türkiye ilişkisinin önemli bir boyutu 13 milyar dolardan fazla  olmasıyla ileri boyutlara geleceği inancını taşıdığını söyledi.



G-20 zirveleri ile söylem sonrası, Gençlik hakkında Hindistan ve Türkiye nüfusunun büyük bir parçası olduğunu, Gençlerin sınırları zorladığını ve yeni sınırları keşfetdiklerini vurguladı.

Hindistan ve Türkiye sanatda, mimaride, lezzetde ve dilde kendini gösteren derin tarihi ve kültürel bir bağa sahip, İki kadim uygarlıkdır. Halklar etkileşim halindedir.


 

Sahaja Yoga müzik ve dans  Group geceye renk katdı. Hind müziklerinden kısa çoşkulu konser verdi.  Hint danslarından oluşan gösteri ilgiyle izlendi. Çok beğeni topladı. 

Gösteri sonrasında kültürün bir parçası olan “Gastronomi” Hind mutfağından lezzetli seçkilerini davetliler tatdılar. Davetliler Hint tatlısı paket ikramıyla uğurlandılar. 

yilmazparlar@yahoo.com

25 Eylül 2023 Pazartesi

Ukrayna Bağımsızlık Günü -Yılmaz Parlar

  Onurla Kutlanan Bağımsızlık Günü

Ukrayna Bağımsızlık Günü 

Özgürlüğün olmadığı yerde vatan da yoktur

Karanlığı Kazanan Hep Işık Olacaktır

İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var, Odesa şehridir

3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, Rusya tarafından işgal altındadır.



Dünyada Fiyat olarak değerlendirelimiyen ancak eşsiz bir değeri olan uygar insanın erdemi olan vatan sevgisi uğruna Anavatanı için savaşan, ruhlarında uyum ve özgürlük sevgisi hüküm süren Ukraynalılar, Bağımsızlık Günü'nü kutlama konusunda Atatürk’ümüzün verdiği özgürlük savaşını dile getirdiler. Aynı yolda cesaretleri ve özgürlüğe bağlılıklarıyla zaferi kazanacaklarını bir kere dada dile getirdiler.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosluğu 24 Ağustos Ukrayna Bağımsızlık Günü kapsamında 21 Eylül 2023 Çarşamba günü Yenibosna Pulman Hotelde bir resepsiyon verdi.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi Eşi Ludmila Nedilskyi konukları karşıladılar. Etkinliğe İstanbul yabancı Konsoloslar ve temsilcileri, İş, Siyaset dünyasının önemli isimleri olmak üzere, Mini bir konserde veren 2004 Eurovizyon Şarkı yarışma Birincisi Ruslana ve Ukrayna vatandaşları katıldılar.



Şehitlere saygı duruşu ve iki ülkenin Milli marşları çalınması sonrası Igor Pasynchuk’un sunuculuğu üstlendiği program başladı. Kısa bir gece tanıtım konuşmasında sonra Igor Pasynchuk açılış konuşması için Başkonsolos Roman Nedilskyi’yi davet etdi.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi’nin konuşması Özgürlük mücadelesini özel kılan sadece amacına ulaşmış olması değil, aynı zamanda nasıl mücadele edildiği, direnişin temel taşı olan hakikat olması nedeniyle Tam metnini veriyoruz. 

Başkonsolos Roman Nedilskyi “Bugün, Ukrayna Ulusal Bayramı - Ukrayna Bağımsızlık Günü vesilesiyle bu yardım etkinliğinde, cesur Ukrayna halkına, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine, tüm savunuculara, partizanlara, doktorlara, gönüllülere, öğretmenlere, çiftçilere, metalurji uzmanlarına saygılarımızı sunmak için buradayız.

Zaferimizi kendi yönlerinde yaklaştıran herkese... Tüm bu 575 gün süren tam ölçekli savaşta, Ukrayna'nın özü itibariyle güçlü, cesur ve bağımsız olduğunu kanıtlayan insanlarımıza… Farklı olamayız, yapamayız, farklı olmak ta istemiyoruz. 



Sizlerden şimdi Ukrayna'nın özgürlüğü ve bağımsızlığı için savaşan; buna canlarını feda eden kahramanlarımızın anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunmanızı rica ediyorum.

3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, rusya tarafından işgal altındadır. Ancak, Ukrayna’nın Kırımı teslim olmuyor ve direnmeye devam ediyor. Son zamanlarda hepimiz Sevastopol Körfezi'ndeki Kırım itaatsizlik ateşinin parlaklığını gördük. Bu sadece bir başlangıçtır.



Son bir buçuk yıl boyunca her gün Ukrayna, bağımsızlığını kanıtlamaya devam ediyor. Dünya, bağımsızlığımızın yakılanmayacağına, boğulanmayacağına ve şiddet kullanılarak vurulanmayacağına ikna oldu.

İşgalciler Kahovska barajını patlattılar; Zaporizhzhya nükleer santralını ele geçirip dünyaya nükleer tehditlerle şantaj yaptılar; tahıl koridorunu kapatarak dünyayı kıtlıkla tehdit ettiler. Çocukları öldürüyorlar; kreşleri, hastaneleri ve okulları yok ediyorlar; Nazi rejiminin en iyi geleneklerini benimseyerek filtrasyon kampları yaratıyorlar. Bütün bunlar, güçsüzlükten kaynaklanan agonidir. Ukrayna'yı "üç gün içinde" dedikleri gibi ele geçirme ve yok etme planı başarısız oldu. Bugün Ukrayna kendisini ve tüm dünyayı Kremlin'in cürümünden koruyor. Partnerlerimiz, dostlarımız, ya da askeri bir deyimle asker arkadaşlarımız bu konularda bize yardımcı oluyor.



İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var: Odesa şehridir. İstanbul bu yaz, geçen yaz da olduğu gibi ikinci kez, her hafta Rusya tarafından bombalanan ve Karadenizin karşı kıyısında bulunan Odesa’dan gelen bir grup Ukraynalı çocukları ağırladı. Bu özel yardımın ve desteğin örneğini neden dile getiriyorum? Çünkü bu örnek, iki şehrin gerçek kardeşliğinin bir simgesidir. 

Bu fırsattan istifade ederek Türkiye’ye, Kırım platformuna katılımından, uluslararası platformlardaki desteklerinden, Bayraktar İHA'larından, çocuklarımızın dinlenme fırsatlarından, insani yardımlardan, hastanelerinizdeki yataklardan, Ukrayna haftasonları okulları için tahsis edilen kırtasiye malzemelerinden dolayı en içten teşekkürlerimi sunarım. Bütün bu destekler çok önemlidir. Bu desteklerinizi hiçbir zaman asla unutmayacağız. 

Bayraktarlar! Dünyanın en tanınmış Türk markasından bir tanesidir. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yarattığı tam ölçekli işgalinin başlangıcında savaş alanındaki durumu köklü bir şekilde değiştiren insansız hava araçları. 

Ayrica, bu otelin sahibi Sayın Saruhan Saraylı'ya da özellikle teşekkürlerimi sunuyorum.  Rusya’nın başlattığı barbar savaşında evlerini terk eden 700'den fazla Ukraynalı kadın ve çocuk, 5 ay boyunca bu otelde ücretsiz olarak konaklandı. Bütün bunlar çok önemli.  Bu desteği asla unutmayacağız



Türkiye'deki depremden etkilenen çocuklara insani yardım götürdüğümüz İstanbul'daki kliniklerden birinin başhekimi "kalplerimiz tek yürek olarak atıyor" çok anlamlı bir ifade dile getirdi. 

Lütfen halkımıza ve ülkemize destek vermeye devam edin. Buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Cumhurbaşkanımız her akşam konuşmalarında askerlerimize, doktorlarımıza, gönüllülerimize teşekkür ediyor.

Bugün tüm Ukraynalı topluluklarımıza, derneklere, tüm Türk dostlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Hepiniz gelecekteki zaferimizin bir parçasısınız. Zaferimiz muhakkak gelecek. Çünkü karanlığı kazanan hep Işık olacaktır.

Kazanacak Işık konusunu, yardım etkinliğimizin bir sonraki bölümünden bugünkü konuğumuz Ruslana'ya aktarmak istiyorum.

Yıl 2004. Eurovision şarkı yarışmasına ev sahipliği yapan şehir İstanbul. Ukrayna'nın Eurovision şarkı yarışmasına katılımının ikinci yılıydı ve Ukrayna için Zafer kazanılan yılıydı. İstanbul'daki 2004 Eurovision şarkı yarışmasının galibi Ruslana hoş geldin”

2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana mini konser verdi.

Ruslana sonrası, Grupların ve sanatçıların ses mühendisleri, Ukrayna'daki en iyi etkinliklerde çalışan geniş deneyime sahip DeluxeSound DJ ler 14 yaşındaki mini DJ Benzersiz, özel müzik içerikleriyle süper performasıyla etkinliğe renk katdı.

2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana  şarkı öncesinde şarkı aralarında ve şarkı sonlarında verdiği mesajlar mükemmeldi. Yüreklere seslendi buruk neşelere dil oldu. Bir kere daha bu vahşet olan savaşı kınarken bir an evvel son bulmasını işgal altından kurtulmalarını kutsal vatan topraklarına kavuşmalarını diliyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com


30 Temmuz 2023 Pazar

Ata Parti Yeniden Türk Devrimi -Yılmaz Parlar

  Ata Parti Yeniden Türk Devrimi 


İnançlı, yenilikci, yaratıcı, özgünlük samimiyet, cesaret karakterli, mükemmellik ve asaletin kesiştiği noktada etik olma gibi nitelikler gerçek liderliğin son derece önemli bileşenleridir. 

Bunlar gibi olumlu daha nice vasıflara sahip çağdaş lider Ata Parti Başkanı Namık Kemal Zeybek tasarladığı devrimleri hayata geçirmeye son derece kararlı.


En küçük inanç bile, faydalı sonuçların bir mekanizmasını harekete geçirir ki; Liderlik, kişinin dünya görüşüne sarsılmaz inancını, sarsılmaz özgüvenini ve daha iyiye doğru değişim yaratma yeteneğini içerir. Nasıl davranacağımızı belirleyen inançtır. Lider partinin aynasıdır.

Kurulmakta olan Ata Parti Başkanı Namık Kemal Zeybek ile “Ata Parti Yeniden Türk Devrimi Tasarlaması” hakkında söyleşi gerçekleştirdik.

Önecikle sorumuz Ata Parti oluyor?

Başkan Zeybek, Tasarımdaki ön yazı olan; “Ülkemizin içine sürüklendiği çıkmazdan kurtarılarak, Türklüğün binlerce yıllık geçmişindeki üstünlüklere ulaşması için; Atatürk’ümüzün ortaya koyduğu Türk Devrimini bilinçle benimseyen, çağın gereklerine göre yenileyerek, “Yeniden Türk Devrimi” tasarlaması ile yola çıkanların buluştuğu partidir.” Sözüyle devam ediyor.

“Türkiye ancak Atatürk dönemindeki bilinç düzeyine ulaşarak Çağdaş Uygarlığı Yakalayıp Aşabilir. Atatürk dönemi bilinç düzeyi ise Türklük Bilinci, Toplumcu Kalkınma ile Bilim Yoluna girerek gerçekleşir. İşte bizler, ATA’larımızın yükseliş yolunun bilgisiyle, Atatürk’ün izinin bilinciyle birleşen yurttaşlar olarak bir araya gelerek Ata Parti’yi kurduk.”  Misyon ve vizyonu belirliyor.

Atatürk yaptığı Türk Devrimi ile bu ülkeyi çağdaş bir toplum durumuna getirdi. 

Sınırsız Atatürk sevgisini yüreğinde taşıyan ve ondan aldığı ruhunun ilhamıyla O dönem Türkiye’sini yeniden yeniliklerle atağa kaldırmayı ve çok ileri seviye ileriye götürmeye kararlı… Ata Parti Başkanı Namık Kemal Zeybek, Atatürk Türkiye’sine vurgu yaparak;  “Atatürk dönemi Türkiye, Yeryüzünün saygın ülkelerinden birisi oldu. Atatürk’ün yolu da yöntemi de doğruydu. Kalkınmanın yöntemi Toplumcu Kalkınma uygulamalarıydı: Üretici Kamu yatırımlarına öncelik vermek, üretici özel girişimi desteklemek; tarımı, sanayiyi bu yolla geliştirmek… Bugün otomobil yapmayı konuşan Türkiye 1934’de uçak yapıyor; dışarıya da satıyordu.”

Ayrıca, “Atatürk, Balkanlardan, Kafkaslardan gelenlerle daha da güçlenen Türkiye yurttaşlarından çağdaş bir Ulus kurmayı başardı. Bu ulusun adına Türk Ulusu denildi.” Şeklinde açıklıyor Başkan Zeybek.

Toplumcu Kalkınma hakkında biraz açılımı sorunca;  

“Şimdiki yönetime gelinceye kadar Atatürk’ten sonra gelen yönetimler de Ata’nın yolundan giderek değerli çalışmalar yapmışlar; tarımda, sanayide, kalkınmada önemli kazanımlar ortaya koymuşlardır. Ancak! Ata’nın ölümünden sonra başlatılan uygulamalar arasında, okullarda okutulan yüksek Türklük bilinci vermeyi amaçlayan tarih ders kitabının, çağdaşlığı öğreten medeni bilgiler dersi kitabının eğitimden çıkarılması, özgün bir eğitim kurumu olan Köy Enstitülerinin kapatılması çok önemli yanlışlardır.” Devamı çok… 

Ata Partinin  Türk Ulusunu içinde bulunduğu karanlıktan kurtararak yeniden, Yeryüzünün en seçkin öncüsü, yol gösterici yapacak yolculuğu başlatdığını, Parti kurucuları olarak görevi üstlendiklerini, gerçek kurucuların  Atatürk bilincinde olan tüm aydınların, yurttaşların olduğunu, yollarına, Ulusa  inandıklarını, güvendiklerini, çalışacaklarını, başaracaklarını söyledi

Ne Mutlu Türküm Diyene

Ata Parti Yeniden Türk Devrimi

Devrime tekrar dönüyoruz. Başkan Zeybek Maddeleri sıralıyor;

Yeniden Çağdaş Devlet Devrimi 

Yeniden Çağdaş Eğitim Devrimi 

İleri Demokrasi Devrimi 

Yeniden Toplumcu Kalkınma Devrimi 

Bilgi Toplumu Devrimi 


Açılımlarını istediğimizde Başkan Zeybek Özetle verdiği bilgiler;

Türk Devletler Birliğini kuracağız

Yeniden Çağdaş Devlet Devriminde Türk Devletler Birliği Kurulacağını söyleyen Başkan Zeybek.

“Dış ilişkilerde akıl ile bilimin, ülkemizin çıkarlarının dışına çıkılmayacaktır. Türkiye iç ya da dış işlerinde başka ülkelere bağımlı olamaz. Batı ile Doğu arasında savrulan bir ülke görüntüsü Atatürk Türkiye’sine aykırı bir durumdur. Türkiye gecikmeden konsey, keneş, teşkilat gibi sözleri bir yana bırakıp, Türk Devletler Birliği’ni kurmalıdır. 

Türk Devletler Birliğini kuracağız. Bu Birlik yeryüzündeki Türklerin ezilmelerini önleyecek; Türklüğün yüksek insanlık değerlerini yaygınlaştırarak; Uluslara örnek olacaktır. Ayrıca Türk Devletler Birliği içinde oluşacak ortak alan bütün Türk Topluluklarının da ekin (kültür), ekonomi alanlarında da gelişmelerine katkı sağlayacaktır. Komşu ülkelerle sıkı işbirliği yapılacaktır. Yeryüzündeki bütün ülkelerle Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Dünyada Sulh” ilkesi ışığında ilişkiler kurulacaktır. 

Çağdaş Yönetim Devrimi

Ülkemizin yönetim dokusunun en yüksek görevlilerden başlayarak, en alt görevlilere dek “Çağdaş Yönetim Teknikleri“ konularında eğitilmeleriyle başlayacağız. Devlet Yönetiminin yeniden düzenlenmesiyle Çağdaş Yönetim Tekniklerine göre çalışan bir yönetim dokusu oluşturacağız. Böylece daha verimli, daha üretken çağdaş devlet yapısı ortaya çıkacaktır

Kamu Yatırımları Yeniden Başlayacaktır

Global Kapitalizmin dayatmaları sonucunda Yeni Liberalizm görüşünün baskısı altında kamunun üretim yatırımları durdurulmuş, Cumhuriyetin üretim birimleri acımasızca satılmıştır. BİZ özel girişimi desteklemekle birlikte, Devletin de yeniden fabrikalar yapmasını sağlayacağız. Böylece öz kaynağa dayalı kalkınma hız kazanırken işsizlik de en aza inecektir. BİZ gerek kamu yatırımlarında, gerekse özel girişimlerde en ileri düzeyde teknoloji ağırlıklı yatırımlara önem vereceğiz. Türkiye bilgi çağının öncü ülkeleri arasına girmek gücüne ulaşacaktır. 

Yeniden Tarım Devrimi Yapılacaktır

Tarım devrimini başlatan Türk Ulusunun bugün tarımda içine sürüklendiği durum yürekler acısıdır. Bu duruma son verilecektir. Tarımda yerli tohumculuk diriltilecek, ülkemiz doğal ürünler üreten, tüketen dışarıya da satan bir duruma getirilecektir. Tarımdan kaçış geriye çevrilecek, tarıma bütün yanlarıyla destek verilecek, yönlendirme, özendirme çalışmaları yapılacaktır

Yabancı Yatırımcılar Özendirilecektir 

Üretici etkinlik için ülkemize gelecek olan yabancı yatırım özendirilecektir. Ülkemizin tarih ile doğa olanaklarının turizm alanında daha yüksek boyutlarda değerlendirilmesi sağlanacaktır.

Ata Parti Yeniden Türk Devrimi Tasarlamasının takriben 25 sayfaya yakın olduğu halde ancak sorabildiklerimizin özetini vermiş olduğumuzu yineliyelim.

İnançlı, kararlı bu uygulamaların Türkiye’yi layık olduğu seviyeye çıkaracağından emin olarak noktalıyalım.

yilmazparlar@yahoo.com 

28 Mart 2023 Salı

Türk Siyasetine Taze Kan Av. Mehmet Yalın-Yılmaz Parlar

   Türk Siyasetine Taze Kan Av. Mehmet Yalın

Büyük İç Anadolu Platformu Başkanı Av. Mehmet Yalın, Platformun yoğun isteğini kırmayarak Türk siyasetine ivme kazandırma hedefiyle, İç Anadolu Platformu gençleriyle buluştu ve  aday adaylığını ilan etdi.



İstanbul Üniversitesi hukuk mezunu, İstanbul’da otuz yıllık avukatlık yapan, Başkan Yalın 12 Mart 2023 Pazar günü yine İç Anadolu kültürüne gastronomisine sahip Büyük çekmece “Gaşık Sosyal tesislerde” yarının ümitleri gençlere hitap etdi.

Sahipleri Durbey Duran ve Nurhayat Varol’un olduğu Lonca Medya, Lonca Ajans tarafından mükemmel organize edilen toplantıda Başkan Mehmet Yalın Anadolu’nun demografik yapısına ilişkin ufuk turu attırdı. “Sadece gençler demiyoruz. Ne diyoruz? Yiğit gençler diyoruz. Şimdi bu gençliğin adını değiştirdiler. Z kuşağı bilmem ne kuşağı. Hayır Türkiye'mizin, İç Anadolu'nun yiğit gençleri diyeceğiz.” Şeklinde hitapla başladı.



“Sayın Cumhurbaşkanımızın seçim kararnamesini imzaladığı, Resmi Gazete'nin yayınlandığı günden hemen sonra, Türkiye'mizin yiğit gençlerine hitap etmekten şeref duyuyorum.” dedi

Basın mensuplarına hitabıda haberci idi. “Tarihteki haberci, imparatorlukları ayakta tutan nedir biliyor musunuz? O zamanın habercileri… Cengiz Han İmparatorluğu değil mi? Moğollar en büyük gücünü ve askerlerinden, vahşiliklerinden aldığı zannedilir değil mi? O zamanki ve ondan sonra hep onu örnek aldılar. Posta teşkilatı. Tarih boyunca en önemli vazifeyi haberciler üstlendiler. Günümüzün medyacıları, adı değişmiş, gazetecileri, televizyoncuları, onlar üstlenmişler, devleti ve demokrasinin en önemli unsurlarından, ayaklarındandır.” Açıklamalarında sonra haberciler olarak devam etdi. 

Büyük İç Anadolu Platformu Neden Büyük

Milletvekili aday adaylığını açıklayan Başkan Yalın, Büyük İç Anadolu platformu neden büyük açıklaması hakkında; “Büyük İç Anadolu diyoruz. Neden Büyük İç Anadolu? Tarihi büyük. Misyonu büyük. 

Büyük Selçuklu yıkıldığı zaman millete ve ümmete hizmet İç Anadolu'dan, Konya'dan, Sivas'tan Kayseri'den Anadolu Selçuklu'dan devam etmiş. Rumeli, Balkan, Yunanistan'da, Bulgaristan'da ta Viyana'ya kadar… Yıldırım Beyazıt Ankara'ya geçememişti. Ne olmuş? Bu sayede Anadolu Birliği, Türk birliği sağlanmış. 

Aşağılara inip Bağdat'a kadar kadar hilafeti de getirerek ümmet birliği sağlanmış. Milletin son bağımsız kongresi Sivas'ta. Doğru mu? Toplanmış. Milletin meclisi Osmanlı Meclisi daha bu zaman. Ankara'da toplanmış Cumhuriyetimiz ilelebet sonsuza kadar yaşayacak cumhuriyetimiz. Ankara'da ilan edilmiş. Ankara başkent yapılarak, hizmet bayrağı İç Anadolu'dan Dalgalanıyor.” Şeklinde iç Anadolunun önemine vurgu yaptı. 



Türkiye'nin Gençleri, Çanakkale'nin Yiğit Gençleri

Başkan Yalın, 18 mart Çanakkle zaferin yaklaşmasıyla birlikde, çağrışımla; “Türkiye'nin gençleri, Çanakkale'nin yiğit gençleri. Bugün anlamlı bir gün, milletin ve devletin en önemli günlerinden birisi olan seçim arifesinde seçim kararının resmi gazetede yayınlandıktan sonra gün olan bugün..

Bunlar bu tespitler çok önemli. Çorum haritada Karadeniz'de yer almasına yer almasına rağmen Yozgat gibi, Çorumlu gençleri görüyorum Onlarla biz diyor kültürümüzde karakter olarak İç Anadolu gibiyiz. 

Afyon Ege'de yer almasına rağmen o da akşama kadar Konyalılarla beraberim der. Isparta Akdeniz'de yer almasına rağmen o da, ben Ankaralı gibiyim der. 

Türkiye'miz İçerisinde Bir Numara Değil mi? 

Yani böyle baktığınız zaman değerli Fırat'tan Menderes'e kadar, Toroslar'dan Karadeniz'e kadar büyük bir coğrafyayı, büyük bir tarihi, büyük bir ifade eder 

Bunu tespit edelim. Baktığın zaman bu ruh, bu misyon hem arazi bakımından, hem nüfus bakımından Türkiye'de Türkiye'miz içerisinde bir numara değil mi? 

Yani arazinin büyüklüğünü ve nüfusun büyüklüğünü düşünün. Türkiye'nin bölge olarak bir numara arazi ve bir numaralı nüfusu olmuş oluyor 

Hepimiz şu anda İstanbul'dayız değil mi? Sivaslı olanlarınız, Iki milyon İstanbul'da Sivaslı hemşehrimiz var. Iki milyon Aksaray, Niğde, Nevşehir, Yozgat iki milyon da bu hemşehrilerimiz var.” Şeklinde İç Anadolu Platformun merkezi büyüklüğünü dile getirdi.

Başkan Yalın, Göçmen sözcüğünde Anadoluyu vatan kabul görülmesi sevilmesi konusunda  Suriyelileri Afganları örnek gösterdi. Başka ülkelerin göçmenliği kabul etmediği bir yerde Anadolu'yu, Türkiye'mizi vatan kabul ettikleri, onun için geldikleri bir yerde bizim hemşehrilerimiz olduğunun altını çizdi. 

Ayrıca “Dört yüz sene buraları vatan kılmış. Şimdi gözyaşıyla, sıkıntılarla Osmanlı çekildikçe o beşiği millete ümmete bekçilik ederken vatanımızı, kazandıklarımızı bırakıp da Anadolu'ya geldiğimiz zaman göçmenmi oluyoruz, muhacir mi oluyoruz? Hayır, hayır. Onun için ne diyoruz? Rumeli Balkan Karaman torunları diyoruz.” Açıklamalarında bulundu.

Başkan Yalın, İstanbul’da yaşayan iç Anadolu şehirlerinden gelip yerleşen nüfusdan bahsederek, öncelikle misafir etdiği Roman Federasyonu başkanlarından aldığı bilgiye göre Anadolu’dan balkanlara oradanda İstanbul’a gelen bir milyona yakın Roman kardeşimiz olduğunu aktardı.



Ama Tek Şartımız. Milli ve Yerli Olmak.

“Yani böyle baktığın zaman İstanbul'da, on altı milyon Büyük İç Anadolu'nun yiğit hemşehrileri yiğit gençleri var.” dedi

Bunun üzerine Platform üyeleri “Madem ki Büyük İç Anadolu ruhu var.  Mehmet Bey başkanımız büyük senaryomuzun sesini duyurduk… Burada bitmez. Böyle bir ortamda, böyle bir zamanda hele hele devletin ve milletin geldiği noktada siyasi gelişmeleri biliyorsunuz. Siyasete girmeniz elzem. Biz milli ve görevli olana bakarız. Hemşehrilerimizin hangi partiden olursa olsun hangi siyasi görüşten olursa olsun evet yanındayız.” .. Sözlerini hatırlatan Başkan Mehmet Yalın, “Ama tek şartımız. Milli ve yerli olmak. Çünkü biz milli ve yerliyiz.. Tarihi misyonu tarihi vazifeyi, ruhu anlattık, değil mi? O bakımdan biz diyoruz ki milli ve yerli olmak şartıyla milli ve ileriye dönmek nasıldır biliyor musunuz? Yörük ruhu, Türkmen ruhu, Sivas'ın yiğidoları, Yozgat'ın Bozatları, Çankırı'nın yarenleri Konya'nın ve diğer hemşehrilerimizin Yörükleri Türkmenleri ?”  sıfatlarıyla Büyük İç Anadolu Platform sesini duyurdu.

Milletvekili Aday adayı Av. Mehmet Yalın “İstanbul'da. Ailesi birlikte yaşıyor. Amerika'daki en büyük Türk'ü seçilen Bahçıvan, Pınar, Çaykur yani birçok firmanın dağıtıldığı Los Angeles'ta New York'ta depoları olan, Turkuaz, Sultan Helal Marketleri marketleşme zincirlere , çalışmaları olan geniş aile yapısına sahip.

yilmazpar@yahoo.com



Eurocities Heyetinden İBB’ye Ziyaret-Yılmaz Parlar

    Avrupalı Belediye Başkanlarından İstanbul’da Tarihi Dayanışma Mesajı “Ekrem İmamoğlu yalnız değil, demokrasi yalnız değil.” Demokrasiye ...